Hidrostatik Test Ne Zaman Yapılır? Geçmişten Günümüze Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak, geçmişin izlerini sürerken, genellikle insanın doğa ile olan ilişkisinin nasıl şekillendiğine bakarım. Bilimsel ilerleme, bazen büyük bir ihtiyaca cevap olarak, bazen de yalnızca merakın peşinden giderek ortaya çıkar. Hidrostatik testler, bu tür bir ihtiyacın ürünü olarak tarih sahnesinde yerini aldı. İlk bakışta, yalnızca mühendislik veya bilimsel bir prosedür gibi görünen bu testler, aslında çok daha derin bir anlam taşıyor. Onlar, insanın doğaya karşı ne zaman ve nasıl sorumluluk taşıması gerektiğini sorgulayan birer dönemeçtir. Bu yazıda, hidrostatik testlerin tarihsel süreçteki önemine, ne zaman yapılması gerektiğine ve toplumsal etkilerine değineceğiz.…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Bir hikâye paylaşmak istiyorum seninle… Belki de hepimizin içinde bir yerlerde, Samsun’un rüzgârında savrulan bir parça vardır. Bazen o rüzgâr bir hatırayı taşır, bazen bir vedayı… Bugün seni o rüzgârın içine davet ediyorum. Samsun’un Özelliği Ne? Bir Hikâyenin Kalbinden Gelen Cevap Bir zamanlar, Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla çevrili Samsun’da, iki dost yaşarmış: Ali ve Elif. Ali, sorunlar karşısında soğukkanlı, planlı, stratejik bir adamdı. Elif ise kalbiyle düşünen, hisleriyle konuşan bir kadındı. İkisinin de hayata bakışı farklıydı ama ortak bir noktaları vardı: Samsun’un ruhunu anlamak istiyorlardı. Bir gün Ali, elindeki haritaya bakarak, “Samsun’un özelliğini bulmak için önce coğrafyasına bakmak lazım,” dedi. Elif…
Yorum BırakNerelerde Kamp Yapılmaz? Bilimin Işığında Güvenli ve Doğaya Saygılı Seçimler Bir doğasever olarak her kamp planımın arkasında küçük bir merak yatar: “Bu alan, hem benim hem doğanın güvenliği için uygun mu?” Kamp yapmak keyifli olduğu kadar sorumluluk da gerektirir. Çünkü yanlış bir yerde kurulan çadır, sadece konforu değil, ekosistemi de etkiler. Bugün bu yazıda “Nerelerde kamp yapılmaz?” sorusunu bilimsel bir merakla ama herkesin anlayabileceği bir dille ele alacağız. Hedefimiz; güvenlik, ekoloji ve sürdürülebilirlik açısından doğru karar verebilen bilinçli kampçılar olabilmek. 1. Erozyon Riski Taşıyan Eğilimli Alanlar Bilim insanları, özellikle %15’in üzerindeki eğimli zeminlerde kamp kurmanın hem güvenlik hem çevre açısından…
Yorum Bırak“Gürül Gürül Yansıma mı?”: Ekonomik Bir Bakışla Kaynakların Dalgaları Giriş: Ekonomistin Düşünce Sarmalı Bir ekonomist için her ses, bir göstergedir. Rüzgârın gürül gürül esmesi bile, bazen ekonominin içinden geçen görünmez bir dalgayı hatırlatır. Çünkü ekonomi, sadece rakamların değil, kaynakların kıtlığı ve seçimlerin sonuçlarıyla örülmüş bir insan hikâyesidir. “Gürül gürül yansıma mı?” sorusu ilk bakışta dilbilimsel bir merak gibi görünse de, ekonomist gözüyle bakıldığında piyasa dinamiklerinin, üretim-tüketim döngüsünün ve insan davranışlarının yankısını taşır. Tıpkı doğada yankı yapan bir ses gibi, ekonomide de her karar bir yankı yaratır — bazen refah, bazen kriz biçiminde. “Yansıma” ve Ekonomik Tepki Mekanizması Ekonomide yansıma kavramı,…
Yorum BırakKaplan En Fazla Kaç Yıl Yaşar? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Ömür Analizi Hayat dediğimiz şey, kimi için bir macera, kimi için bir mücadele, kimi içinse bir av peşinde geçen uzun bir yolculuktur. Kaplanlar içinse bu yolculuk hem hayatta kalma savaşı hem de doğanın en güçlülerinden biri olmanın sorumluluğudur. Peki bu güçlü, çevik ve asil yırtıcılar en fazla kaç yıl yaşar? Gelin bu soruya sadece biyolojik bir cevapla değil, kültürel, ekolojik ve toplumsal pencerelerden bakarak birlikte cevap arayalım. Kaplanın Ömrü: Bilimsel Gerçekler Doğada Kaplanların Yaşam Süresi Kaplanlar doğada ortalama 10 ila 15 yıl yaşar. Ancak bu süre, yaşam alanlarına, besin…
Yorum BırakKanın Diğer Adı Nedir? Bilimsel Gerçeklerin Ötesinde Bir Düşünce Kan denildiğinde, çoğumuzun aklına direkt olarak “kırmızı” gelir. Ancak, kanın diğer adının ne olduğunu düşündüğümüzde, cevabımız sadece “kan” olmamalı. Bu yazıyı yazarken, size kanın biyolojik tanımından daha fazlasını sunmak istiyorum. Kanın sadece bir sıvı olmadığını, aslında kültür, toplum ve bireysel algılarda nasıl farklı şekillerde değerlendirildiğini tartışmak istiyorum. Hadi, hep birlikte bu konuda yeni bir perspektife göz atalım. Kan: Kırmızı, Hayati ve Hepimizin İçinde Öncelikle şunu kabul edelim, kan denince aklımıza gelen ilk şey, genellikle fiziksel olarak “kırmızı” olmasıdır. Ancak, bilimsel olarak kanın “diğer adı” diye sorulduğunda cevabımız aslında çok daha ilginç…
Yorum BırakTürkiye’de Planetaryum Nerelerde Var? Kozmosun Sosyolojik Haritası Toplumsal Bir Bakışla Gökyüzü: Bir Araştırmacının Gözünden Bir sosyolog olarak insanın gökyüzüne bakışını, aslında topluma bakışıyla aynı düzlemde düşünürüm. İnsan, evreni anlamlandırırken toplumsal düzenini de yeniden kurar. Türkiye’deki planetaryumlar — yani gökyüzünü simüle eden modern tapınaklar — bu bağlamda yalnızca bilim merkezleri değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal aynalardır. Bir planetaryuma adım attığınızda, aslında yalnızca yıldızlara değil, toplumun bilgiyle kurduğu ilişkiye de bakarsınız. Çünkü her şehirdeki planetaryumun izleyicisi, mekânın atmosferi ve etkinliklerin biçimi, o bölgenin sosyolojik dokusunu yansıtır. Toplumsal Normlar ve Bilimle Kurulan İlişki Türkiye’de planetaryumlar çoğunlukla büyükşehirlerde, özellikle İstanbul, Ankara, Eskişehir, Konya…
Yorum BırakBir Psikoloğun Merakı: “Teneşir” Kelimesi İnsan Zihninde Ne Uyandırır? İnsan davranışlarını anlamak, yalnızca gözlem yapmakla değil; kelimelerin zihinsel çağrışımlarını çözümlemekle de mümkündür. Bazı kelimeler, duygusal hafızamızda beklenmedik kapılar açar. “Teneşir” kelimesi de bunlardan biridir. Türkçede genellikle ölümle ilişkilendirilen bu kelime, bulmaca kültüründe karşımıza çıktığında, hem merak hem de tedirginlik yaratır. Peki, “Teneşir bulmaca ne demek?” sorusu sadece bir kelime oyunundan mı ibarettir, yoksa bilinçaltımıza açılan psikolojik bir pencere midir? Bilinçaltının Aynası: Kelimelere Duygusal Tepkiler Bir psikolog olarak biliyorum ki, insanlar kelimelere yalnızca anlamlarıyla değil, duygusal yükleriyle tepki verir. “Teneşir” kelimesi, ölüm gerçeğini sembolize ettiği için, beynimizde tehdit algısı yaratır. Bu…
Yorum BırakKan Kanserinden Kurtulan Var mı? Mucize Anlatılarını Bırakıp Gerçekleri Konuşalım Kısa cevap: Evet, lösemi, lenfoma ve miyelomdan remisyona giren ve yıllarca iyi yaşayan çok sayıda insan var. Ama “kurtulmak” tek kelimeyle anlatılamayacak kadar karmaşık: tanım, erişim ve yaşam kalitesi boyutları olmadan bu soruyu dürüstçe yanıtlamış olmayız. İddialı Bir Giriş: “Var mı?” Sorusunu Değil, “Ne Anlıyoruz?”u Tartışalım “Kan kanseri kurtulan var mı?” sorusu kulağa masum geliyor; ama gerçekte, medyanın “mucize” başlıkları ile kaderci umutsuzluk anlatıları arasında sıkışmış bir toplumsal merakı yansıtıyor. Sorun şu: kurtulmak dediğimizde neyi kastediyoruz? Sadece hayatta kalmayı mı, yoksa yorgunluk, bilişsel zorluklar, ekonomik yük ve sosyal damgalamanın ehlileştirildiği…
Yorum BırakKamu kurumları kaça ayrılır? Kökenler, bugün ve yarın Şunu kabul edelim: “devlet” dediğimiz şey, sabah açtığımız musluktan telefondaki e-Devlet bildirimine, minibüs hattının güzergâhından gıda güvenliğine kadar, hayatımıza görünmez iplerle bağlı. İşte bu görünmez iplerin düğüm noktalarına kamu kurumları diyoruz. Peki kamu kurumları kaça ayrılır; nereden doğdular, bugün nasıl çalışıyorlar ve yarın bizi ne bekliyor? Gel, bir arkadaş masasında sohbet ediyormuşuz gibi, ama ayağımızı hukuktan ve gerçeklikten kesmeden konuşalım. Kökenler: İmparatorluk gölgesinden modern yönetişime Kamu kurumlarının fikri, çok eski: Şehir devletlerinin sur görevlilerinden Roma’nın praetor’larına, Osmanlı’nın iltizam ve tımar düzeneklerinden Cumhuriyet’in bakanlıklarına… Zaman içinde iki kuvvet hep yarıştı: merkezileşme (tek yerden,…
Yorum Bırak